20.06.2025
“İFTİRA İLE OYNAYANLARLA, İDDİANAME ÇIKTIĞINDA KEDİNİN FAREYLE OYNADIĞI GİBİ OYNAYACAĞIZ”
“SADECE AVUKAT DEĞİL, ADALET VE SAVUNMA MESLEĞİ TUTUKLANDI”
“İSTANBUL BAŞSAVCISININ YAPTIĞI YILMAZ TUNÇ’A, ADALET BAKANLIĞINA HAKARETTİR”
“ALLAH TÜRKİYE’Yİ BU ŞIMARTILMIŞ BAŞSAVCININ GAZABINDAN KORUSUN”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Hacı Bayram-ı Veli Camisi’nde cuma namazı çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, “Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Ferdi Zeyrek’i kaybetmiştik. Cenaze törenine tüm Türkiye’den olduğu gibi Ankara’dan da çok sayıda katılım olmuştu. Milletvekillerimiz taziyesine geldi. Muhtarlarımız geldi. Ankara’dan vatandaşlarımız geldi. Milletvekillerimiz Adnan Bey de, Murat Bey de bugün Hacı Bayram Veli’de Ferdi Zeyrek’in ruhuna bir hayır yaptırmak istemiş. Bugün geldik, o hayra iştirak ettik. Namazımızı da Hacı Bayram Veli Camisi’nde kıldık. Duamızı ettik” dedi. Özel, şöyle devam etti:
“NEHİRİMİZİ ÜNİVERSİTE SINAVINA SOKACAĞIZ”
“Şimdi Manisa’ya doğru gidiyoruz. Yarın malum Ferdi’nin kızı Nehir’in üniversite sınavı var. İlk andan itibaren defalarca ‘Beni şimdi sınava kim götürecek?’ diyordu. Ben de söz vermiştim, ‘Merak etme babanın yerine ben seninle sınava geleceğim’ diye. Yarın Nehirimizi üniversite sınavına sokacağız. Hem Nehir’e, hem de yarın sınava girecek olan bütün öğrencilerimize başarılar, zihin açıklığı diliyoruz. En iyi sonuçları almalarını, gönüllerine göre sonuçlar elde etmelerini, istedikleri üniversitelere yerleşmelerini temenni ediyorum. Yarın ve pazar sabahı sınavla ilgili görevimizi yaptıktan sonra… Malum her hafta cumartesi günleri genelde bir büyük il mitingi yapıyorduk. Bu sınavı düşünerek, öğrencilere rahatsızlık vermemek, hem fiziksel olarak rahatsızlık vermemek hem de akıllarının bir başka yerde olmaması için üniversite sınavları bittikten sonra pazar günü akşam saat 17.00’de Tekirdağ’da yapacağız mitingimizi. Bu programlarımızı gerçekleştirmek üzere şimdi Ankara’dan ayrılıyoruz.”
“HUKUKEN SUÇ, VİCDANEN SORUNLU, ALLAH KATINDA EN BÜYÜK GÜNAH”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, Başsavcılığın itirafçılara baskı yapıldığı yönündeki paylaşımlara soruşturma başlatılacağı açıklamasına ilişkin soruya şöyle cevap verdi:
“Hemen benden başlasın. Ben başsavcılığın ve savcıların bazen avukatları olmadan, bazen avukatları varken çağırıp, hatta ve hatta Kandıra Cezaevi’nden kişiyi alıp, Çağlayan’a götürüp, herhangi bir odada başsavcı ve iki savcının birlikte, ‘Avukatım nerede?’ diyen kişiye ‘Avukata gerek yok, sohbete çağırdık’ deyip, onu iftiracı olmak, itirafçı olmak ve iftira atmak üzerine önce motive etmeye çalıştıklarını, daha sonra da baskı yaptıklarını; kadınların çocuklarıyla tehdit edildiğini, ‘Böyle konuşursan evladını 15 yıl göremezsin, benim istediğim gibi ifade verirsen buradan evine gidersin’ dediğini bizzat dinlemişim. Şimdi buyursun, re’sen soruşturmayı benden başlatsın. Bunu söyleyecek onlar, yüzler, milyonlar adına ben söylüyorum kardeşim. Hiç elini korkak alıştırma, soruşturmayı başlat. Ama bu soruşturmanın sonunda günü geldiğinde baskı yaptığın kişiler, itirafçı olmaya zorladığın kişiler, iftiraya zorladığın kişiler bir gün senin hakkında bunu söylediğinde bu soruşturmanın muhatabının sen olacağını ve cezalandırılanın da sen olacağını bil kardeşim. Bu hem hukuken suçtur, hem vicdanen sorunludur, hem de Allah katında en büyük günahlardan biridir. Cuma namazının akabinde caminin avlusunda bunu sana hatırlatırım. Allah katında birisini, birine iftira atmaya zorlamak ve onu kendi özgürlüğü ile tehdit etmek günahların en büyüğüdür.”
“EKREM BAŞKAN ‘NASILSA BEN MASUMİYETİMİ İSPATLAYACAĞIM’ DİYOR”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘itirafnameler’ paylaşımının sorulması üzerine ise Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel şunları söyledi:
“Ekrem Bey’in paylaşımı çok yiğitçe, çok mert bir paylaşım. İnsanları, kadınları, çocuklarıyla, babaları evlatlarıyla tehdit ediyorlar. Daha şimdi defalarca itirafçı olmak için getirip getirip götürdüğü değerli bir arkadaşımızın evladını gözaltına alıp, babasına evladı üzerinden gözaltı süresi boyunca tehditte bulunuyor. Bilmiyor muyuz? Anlamıyor muyuz? O yüzden Ekrem Bey diyor ki ‘Arkadaşlar, evlatlarınız için istedikleri iftiraları atın, ben bu yükü sırtımda taşırım.’ Çünkü iftira atılacak da ne olacak arkadaşlar? Şimdi ‘Yasak var’ diyorlar, işlerine geleni yandaş basına servis ediyorlar, işlerine geleni akşam televizyonlarda tartıştırıyorlar kendilerince, duruyorlar. Bunun bir sonu yok bu? Eninde sonunda iddianame çıkacak. Şimdi şöyleydi, böyleydi, yalanla, iftira ile oynayanlarla; iddianame çıktığında kedinin fareyle oynadığı gibi oynayacağız. Çünkü elde kanıt yok, çünkü bunlar iftira. Bu lafın bir somut karşılığının olması lazım. Onu göreceğiz. Ekrem Başkan’a iftira atıp da özgür kalacak varsa, Ekrem Başkan diyor ki, ‘Benim özgürlüğümü evlatlarınızın huzuruyla, geleceğiyle değişmeyin, ben içeride kalmaya razıyım. Dedikleri şeylerin yalan olduğunu bile bile imzalayın çıkın, nasılsa ben masumum, haklıyım. Masumiyetimi ispat edeceğim’ diyor. Mertçe bir tutumdur. Nezaket gösterip o düşüncesini benimle paylaşmıştı. Ben de ’Takdir sizin, böyle bir şeyi nasıl ifade edeceğinize siz karar verirsiniz’ dedim. Ama böyle bir açıklama yapacağını, birkaç gündür, bir süredir niyetleniyordu birkaç gündür haberim vardı. En son dün yaptıklarından sonra en ağırına giden aileyle uğraşmak. Yakın arkadaşının çocuğunu almışlar içeriye, onun özgürlüğü üzerinden arkadaşını tehdit ediyorlar. O da diyor ki ‘Ben bu yükü sırtımda taşırım.’
“2023 SEÇİMLERİNDEN HEPİMİZİN ALACAĞI ÇOK DERS VAR”
Genel Başkan Özel, DEVA Partisi Lideri Ali Babacan’ın 14 Mayıs 2023 seçimlerine ilişkin açıklamasının sorulması üzerine, “2023 seçimlerinden öncesinde, sırasında olanlardan hepimizin alacağı çok ders var. Bu konuda Sayın Babacan’ın değerlendirmelerini doğru zamanda, çünkü bir seçimden hemen önce değil, hemen sonra değil, duygusallıktan arınmış biçimde, doğru ve sağlıklı siyasi bir analiz olarak görüyorum. Zaten kendisinin tüm düşüncelerine bu anlamda saygı duymuşumdur. Düşüncelerine kıymet vermişimdir” dedi.
“SAVUNMA MESLEĞİ, ADALET İÇİN OLMAZSA OLMAZDIR”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasına ilişkin de şu yorumda bulundu:
“Şimdi arkadaşlar en kutsal mesleklerden bir tanesi savunma mesleğidir, avukatlıktır. Çünkü adaletin yerine gelmesi için olmazsa olmazdır. Bir hakim var karar verecek; bir savcı var, savda bulunacak ama diğer taraftan da bir avukat var, masumu ve masumiyetini savunacak. Siz hakimsiz yargılama yapamayacağınız gibi, savcısız yargılama yapamayacağınız gibi maalesef avukat olmadan da yargılama yapamazsınız. Ekrem İmamoğlu kendisini savunsun diye yetki vermiş. O verdiği yetki ile kendisini savunmaya uğraşan arkadaşı şununla suçluyor: Efendim işte itirafta bulunanların ifadelerini ele geçirmeye çalışmak. Kendileri o ifadeleri yandaş kanallara veriyorlar, hepimiz okuyoruz. Siz okumuyor musunuz? İnternet sitelerinde okumuyor musunuz? Hatta olmayacak bir iştir, savcıya müzahir internet siteleri var. Sahibinin kim olduğu belli olmayan. Oralara servis ediyorlar. Avukatın bunları edinip de hangi iftirayla muhatabız diye öğrenmeye çalışmasını suç yapmış. Bu savunmanın olmazsa olmaz işlerinden bir tanesi onun işi. Efendim diğer mahkumlara avukat yolluyormuş. Böyle bir şey var mı, yok mu bilmiyorum da. Benden bir sürü mahkum, bir sürü mağdur, bir sürü mazlum bu şartlarda savunma için, avukat için destek istiyor. Bak buradan birisi sesleniyor. Dönüp baksan kim bilir o da ne isteyecek? Bir avukatın kendi davasını, müvekkilinin davasını, müvekkilinin arkadaşlarının davasını savunmak ve buna çalışmak kadar doğal bir hakkı yoktur. Buna engel olmaya çalışmak, adalete engel olmaktır. Dün adalet tutuklandı, dün savunma mesleği tutuklandı, dün bir avukat tutuklandı. Bir avukatın tutuklanması, nasıl gözaltına alınacağı, ifadesinin alınacağı, tutuklanacağı belli. Barolar Birliği de buna dikkat çekiyor. Hiçbir şey tanımadan, Adalet Bakanlığı’nın iznine tabi olan bir konuda ne Adalet Bakanlığı’nı tanıyor. Yani dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın yaptığı Sayın Yılmaz Tunç’a hakarettir, onun şansına Adalet Bakanlığı’na. Barolar Birliği’ne, İstanbul Barosu’na hakarettir, ‘Sizi tanımıyoruz’ demektir. Kendi meslektaşlarını saymayan ve onların saygınlığını ortadan kaldıran bir başsavcılıkla karşı karşıyayız. Gerçekten adalet için söylüyorum, sadece bizler için değil. Allah İstanbullular’ı ve Türkiye’yi bu aşkın yetkiler kullanan, kimseyi tanımayan ve şımartılmış ve kendisini Türkiye Başsavcısı sanıp meslektaşlarını da paspas eden bu Başsavcının gazabından korusun ve kurtarsın. Başka bir şey dilemiyorum. Bak millet de âmin diyor. Ben böyle bir şey görmedim. Çok teşekkür ediyoruz, sağ olun.”